HAYATTA KALMAK MI, YAŞAMAK MI ?
Ve Tolstoy’da diyor ki,
“Yiyordu, içiyordu, yatıyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu". Tolstoy'un asırlar önce kurduğu bu cümle, şu an içinde bulunduğumuz durumu çok net ifade ediyor.
Bu kısa ama derin ifadelerde, insanın hayatta kalmak ve gerçekten yaşamak arasındaki farkı mutlaka sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Peki, YAŞAMAK nedir ve neden ülkemizde birçok insan yaşamaktan ziyade, hayatta kalma çabası gösteriyor.
Hayatını taksi şoförlüğü yaparak kazanan bir abimiz, bu konuyla ilgili şunları söylüyor; "Çalışıyoruz, para kazanıyoruz, yemek yiyoruz, uyuyoruz ve yeni bir gün için güç topluyoruz, bundan daha güzel bir hayat olur mu"
Ülkemizde birçok insan, ne yazık ki bu abimiz gibi düşünüyor. Nasıl düşünmesin ki ? Çünkü yıllardır vatandaşa empoze edilen hayat bu !!! Oysaki insanı insan yapan şeyler, bunun çok daha ötesinde.
Sen, insanların elinden yaşam haklarını alırsan, onları fakirleştirip yoksulluk girdabına sokarsan, gelişmelerini sağlayan alanlarına sekte vurursan, doğal olarak da yurdum insanı, sadece biyolojik ihtiyaçlarını gidermeyi YAŞAMAK zanneder !
Yaşamak, hayatı dolu dolu kucaklamak, sevmek, keşfetmek, yaratmak, öğrenmek ve anlamlı bir iz bırakmak demektir. Bir insan, tutkularını takip ettiğinde, sevdikleriyle derin bağlar kurduğunda, yeni şeyler öğrendiğinde ya da başkalarına yardım ettiğinde gerçekten yaşamış Olur. Bu tür deneyimler, insana ruhsal bir doyum sağlar ve onun kim olduğunu anlamasına yardımcı olur.
Kitap okumak, sinemaya gitmek, tatil yapmak, güzel bir tiyatro oyunu izlemek ve sevdikleriyle birlikte dışarıda yemek yemek ve daha birçok etkinliğe katılmak her insanın en doğal hakkıdır.
Uzun lafın kısası, mademki ülkemiz şu an böyle bir sarmalın içinde, o zaman hepimizin sorması gereken soruda şu olmalıdır, "Hayatta kalmak mı, yoksa Hayatı dibine kadar yaşamak mı" TERCİH SİZİN..!
Sevtap Kürkçüoğlu
***