5 Aralık 2017 Salı

                            

                             TARİH YALAN SÖYLEMEZ 



''Geçmişini bilmeyen, gelecek hakkında hüküm veremez'' Bu güzel ve doğru sözden yola çıkarak, geçmişimizle ilgili ufak bir araştırma yaptım. İnanın bana, hem duygulandım, hem gururlandım, hem de üzüldüm ! Çünkü nerelerden nerelere gelmişiz. Ne demek istediğimi, yazımı okuyunca daha iyi anlayacaksınız...

*
Tarihte ilk defa, 552 yılında TÜRK adıyla kurulan tek devlet,GÖKTÜRK Devleti'dir. Orhun Anıtlarını dikerek, Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır.Milliyetçilik ve vatan duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde, en yüksek seviyede yaşanmıştır.Asya Hun Devleti'nden sonra, Türkleri tarihte ikinci defa, TEK BAYRAK altında toplamayı başarmışlardır.
*
Gök tanrı’ya inanan ŞAMAN Türkler, Tengri'nin yani TANRI'nın tek ve yegâne olduğunu kabul etmişlerdir. Onunla rekabet eden ya da alternatifi olabilecek başka bir TANRI yoktur. O tektir, doğumsuz ve ölümsüzdür. Bu bakımdan Türklerin tanrı inancı, tarih öncesi dönemlerdeki inanç sistemleri içerisinde, benzersiz ve eşsizdir.Zira Türklerin dışında hiçbir medeniyet, Hak Dinlerin dışında, tek Tanrılı bir inanca sahip olmamıştır. Mısır tanrı olarak firavunlarını görüyor, Roma ve Batı birbirleriyle mücadele eden, doğan ve ölen tabiat tanrılarına inanıyor, Araplar, Çinliler ve Hintler tabiat güçlerine ve putlara inanıyorlardı. Türkler ise, Tanrının tekliğinden ve rakipsizliğinden hiçbir dönemde ödün vermemiş, onu somutlaştırmamış, hatta simgesel bile olsa resmini çizmemiştir. Bununla birlikte Bozkır kanunları olarak gördüğümüz, Töre/Türe geleneğinde Tengri’nin resmini çizmek, büyük bir suç olmuştur.
*
Türkler, Tengri’nin her yerde olduğunu kabullenir ve onunla iletişim kurmak için, herhangi bir aracıya ve de mekana gerek olmadığını çok iyi bilirler. Bu bakış açısını değerlendirecek olursak, gökyüzü aslında her yerdir. O yüzden her yerde tanrıya ulaşmanız ve ona sesinizi duyurmanız mümkündür.
*
Her şeyden önce Türklerin bir peygamberi ve kutsal kitabı olmamasına rağmen, Türk destanlarında, masallarında ve Anadolu’da yaşamakta olan bazı grupların (Yörükler, Türkmenler, Aleviler, Mevleviler vs) gelenek ve göreneklerinde Türk töresine özgü inançların izlerine, hala rastlamak mümkündür.
*
Ayrıca, farkında olsak da, olmasak da kültürümüzün, yaşayışımızın, gelenek ve göreneklerimizin temelinde Şamanizm ve Tengrizm kökenli davranışlar vardır.Bu davranışlar İslamiyete mal edilmiş gibi görünse de,kökenine indiğimiz vakit, karşımıza ŞAMANİZİM çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse,.Kurşun dökmek,,kırmızı kurdele bağlamak,mezar taşları,dilek tutmak,nazar inancımız,köpek ulumasının uğursuz sayılması,su içerken kafanın elle tutulması,türbelere, ağaçlara,çalılara,bez ve çaput bağlamak,su dökerek uğurlama yapmak gibi daha bir çok davranış, ŞAMANLARA aittir.
*
Doğa, kırlar, dağlar, göller, ırmaklar, hayvanlar, insanlar ve onların ruhları hepsi birliktedir, birlikte yaşarlar. Acun (dünya) ve insan uyum içindedir. Şaman, kam (druide) toplumun ruhsal önderidir. Her şey, her zerre canlıdır, hayat doludur. İnsanlara can vermeden önce gökte kuşlar gibi yaşayan tin “soluk, nefes” anlamına da gelir. Ölüm soluğun kesilmesi, tinin tenden (bedenden) ayrılması olarak algılanır. İnsan tini genelde kuş simgesindedir. Hayvan ruhları da insan ruhları gibi ölümsüzdür.
*
Şimdi gelelim, TÜRKLER Neden bir türlü Müslüman olmak istemediler? İslamiyetin karşısında durup, yıllarca araplarla savaşarak mücadele ettiler?
*
Türklerin inanılmaz bir din anlayışı ve gelenek görenekleri vardır.Türk töresi yüksek erdem, dürüstlük, mertlik, onur, KADINA SAYGI ve SEVGİ, yaşlılara itibar ve hürmet ile hayvan ve doğa sevgisine dayanan bir yaşam birlikteliği olarak özetlenebilir. Kadın erkeğin yoldaşı, acundaşı, (dünyası) kutsal ailenin temel direğidir. Kadın ve erkek hep birlikte çoluk çocuk eğlenir, yemek yer, dans eder, saz çalar, şarkı söylerler. Türk kültüründe, EDEBİYAT, SANAT, FELSEFE,ÜRETİM, BİLİM ve İLERİCİ GÖRÜŞ büyük önem taşımaktadır. Bunların gelişmesi içinde, yıllarca emek harcayarak adım adım TÜRK IRKINI daha üst noktaya taşımışlardır.
*
ARAP kültürünün kendi kültürleriyle hiç bağdaşmaması ve değerlerinin bir anda yok olup gitmesine göz yummadıkları için, bu savaşlar ve katliamlar asırlar boyu devam etmiştir. Sonunda İslamiyeti istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kaldılar, çünkü Araplar binlerce türkü katlederek ölümüne sebep olmuştur.
*
Türkler Müslüman olmakla kendilerine yabancılaşmış, özgün Türk aile düzeni yıkılmış, kadını ikinci plana atan, feodal aşiret kurallarını (çok eşlilik, kölelik, ağır cezalar, cihat, vs ) dayatan gelenek, görenek ve törelerine tamamen aykırı bir dinin boyunduruğu altına girmişlerdir. Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Ömer Hayyam, Yunus Emre, Mevlana gibi düşünür, bilge ve önderler bu dinsel boyunduruğa kısmen de olsa direnmeye çalışmışlar, daha insancıl, daha sevecen ve evrensel bir inanç arayışına girişmişlerdir...
*
Eğer Türkler,Orta Asya’dan eski komşuları Çinliler ve Japonlar gibi eski inançlarına bağlı kalmış olsalardı, kendi Göktürk alfabelerini kullanmaya devam edecek, Türkler de, Çinliler ve Japonlar gibi, bir DÜNYA DEVİ olmayı başaracaklardı.O zaman nasıl bir TÜRKİYE olacaktı ? İleri demokrasinin olduğu, ne açılım saçılım,ne İmam Hatip okulları, ne zorunlu din dersi, ne türban, ne çok kadınla evlenmek, ne çocuk evliliği, ne çocuk gelinler, ne huri ne gılman, ne harem ne selam, ne helal ne haram, ne kafir ne gavur, ne misvaklı diş macunu, ne haşema, ne kara çarşaf, ne saç, kıl, tüy, ne hoparlörlü cami, ne de ılımlı İslam gibi dine bağlı ya da dinsel kökenli sorunlar yaşanmayacaktı.
*
Sanırım hepimiz böyle bir Türkiye'nin özlemi içindeyiz.
*
ORHUN yazıtlarında, TÜRK'lerin bu düzene olan isyanları, şu şekilde dile getirilmiştir.
*
“Bizim onca çabayla kazanılmış, düzene konmuş, ülkemiz ve törelerimiz vardı. Ey Türk Oğuz beyleri, ey ULUS işitin! Yukarıda GÖK yıkılmadıkça, aşağıda YER yarılmadıkça, ey Türk ulusu, senin yurdunu, senin töreni kim bozabilir? Ey Türk ulusu girdiğin o yoldan vazgeç, geri dön, pişman ol! Başı bozukluğundan dolayı, ÖZGÜR ve BAĞIMSIZ yaşadığın yurduna, bilge kağanına ihanet ettin, kendini alçalttın ve değersizleştirdin. Bunu bil ve geri dön ! 




SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(5846 sayılı FSEK tarafından saklıdır)

Kaynaklar; Encyclopedia Americana, Wikipedia, Türkler Nasıl Müslüman Oldu? Tarihimizle Yüzleşmek: Ahmet Elden, Milliyet yayınları.