Doğduğumuz günden bu güne dek, sayısız deneyimler yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz. Geçmiş deki bazı olaylar fena halde sarstı bizi, bazıları ise mutluluktan uçurdu. Fakat ne yazık ki bizler, inatla geçmişte yaşadığımız kötü olaylara takılı kalıp, önümüzde ki güzellikleri göremez hale gedik .Adım atmak istiyoruz, fakat geçmişimiz boynumuza bir kement takıp, bizi her daim geriye çekiyor.
“Geçmişte yaşadığım olayları unutamıyorum .En mutlu olduğum zamanlarda aklıma geçmişim geliyor ve keyfim kaçıyor, olanları affedemiyorum”
Bu cümleyi, bazı insanların çok sık telaffuz ettiğini görüyoruz.Geçmişe takılı kalmak, RUH halimizde ve hayatımızda, bakın nasıl olumsuz etkiler yaratıyor.
Her şeyden önce, TAKINTILI bir insan haline dönüşüyorsunuz. Uykusuz geceler artmaya başlıyor. Odaklanma sorunu yaşıyorsunuz. ''AN''ların tadını çıkaramaz hale geliyorsunuz.Günlük işlevselliğiniz bozuluyor. Enerjiniz düşmeye başlıyor. Kendinizi Yorgun ve bitkin hissediyorsunuz. Hiç olmadık bir anda, kendinizi ağlarken buluyorsunuz. Hak etmeyen kişilere, kızmaya ve bağırmaya başlıyorsunuz. Yaşadığınız kötü olayları sürekli hatırlamak, sizi öfkeli, kinci, suçlu, pişman ve üzüntülü olmak gibi, pek çok olumsuz duygu batağına sürüklemeye başlıyor. Yani duygu durumunuz sekteye uğruyor.
Bunlar yetmiyormuş gibi, yeni tanıdığınız insanları da, geçmiş de yaşadığınız kötü olaylar ve kişilerle kıyaslamaya başlıyorsunuz. Yani onları KURBAN olarak görüyorsunuz !!! Oysaki o insanların, sizin geçmişinizle ilgili hiç bir bağlantısı yok. Bu durumda onları yargılamaya veya suçlamaya da hakkınız yok .
Öncesinde ne yaşarsak yaşayalım, elbette her şeyi hemen silmek ve unutmak kolay değildir. Ama şunu kabul etmek gerekir ki, hayatımızın her anında karşılaşacağımız, iyi veya kötü sürprizler mutlaka olacaktır. Bence burada önemli olan, olayları nasıl algıladığımızdır.
Geçmişe dönüp, olaylara müdahale etmek mümkün olmadığı için, yaşananları o zamanın şartları, yani yaşımız, tecrübesizliğimiz,bakış açımız ve imkanlarımız doğrultusunda göz önünde bulundurarak, değerlendirmemiz ve olanları kabul etmemiz gerekiyor. Bu kabul ediş, onaylamak anlamında değil elbet. Hatalarımızı görüp düzeltmek, daha olgunlaştığımızı kabul etmek, aldığımız kararların sorumluluğunu taşımak ve hayatla barışmak anlamında. Ayrıca olabilecek olaylara karşı, daha GÜÇLÜ durabilmek adına ...
Her şeyi kontrol etmemiz mümkün değil. O zaman kontrol edemediğimiz şeyler için dövünmek ve üzülmek niye ?
Geçmişten günümüze, yapılan tüm icatlara bakacak olursak, ilk yapılanların ne kadar eksik ve kullanışsız olduğunu görürüz. Fakat sonrasında, tecrübe ve birikimlere dayanarak, ürünlerin geliştirildiğine ve daha da sağlamlaştırıldığına tanık oluyoruz.
İşte bizler de, yaşadıklarımız ve tecrübelerimiz doğrultusunda GÜÇLENEREK,GELİŞEREK yolumuza devam ediyoruz. Her ne sebeple olursa olsun, başımızı geriye çevirdiğimiz an, ya ayağımız bir taşa takılıp tökezliyoruz, ya da boynumuz tutuluyor, önümüzü göremiyoruz ...
Yazımı, değerli üstad CEMAL SÜREYA'nın, güzel ve anlamlı bir sözüyle bitirmek istiyorum. ''UĞRAŞAMAM, NE DÜNÜMLE NE DE DÜNÜMDEKİLERLE ! BEN YARINA BAKARIM ,BENİMLE OLAN VE YANIMDAKİLERLE''
SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(5846 sayılı FSEK tarafından saklıdır)