28 Şubat 2025 Cuma

 ASKIDA KALANLAR..!




ADALET...askıda

MERHAMET...askıda

VİCDAN...askıda

NEZAKET...askıda

GÜVEN...askıda

SEVGİ...askıda

İNSAF...askıda

GÖRGÜ...askıda

ÜSLUP...askıda

SAYGI...askıda

HUZUR...askıda

MUTLULUK...askıda

İNSANLIK...askıda

Yüksek gerilim hattına takılı kalmış yırtık don gibi, bir sağa bir sola savrulup duruyoruz ASKIDA...

Sevtap Kürkçüoğlu
***

25 Şubat 2025 Salı

 BİR BEN VAR...




Neden kendimize tüm gerçekleri itiraf edemiyoruz ? Neden içimizde ki esas beni bulmaya çalışmıyoruz ? Neden ve kimden saklıyoruz duygularımızı ? İçimizde ki derin yaralar, hangi sebeplerden ötürü açılıyor ? Yoksa kendimizi tanımıyor muyuz ?

Bırakın başkalarına söylemeyi, henüz kendimizle yüzleşip söyleyemediğimiz, o kadar çok şey var ki...

Bazı insanlar hayatı boyunca aldığı darbelere, içinde açılan yaralara, serzenişlerine ve yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen, bir oyuncu gibi rol yaparak, dışarıya hep iyi bir tablo çizmeye çalışır. Bu sarf ettiği enerji, kendi dünyasına çekildiği zaman, yıkıcı bir şekilde ortaya çıkar. Çünkü kendisiyle artık baş başadır ve etrafında rol yapacağı hiç kimse yoktur. Artık yüzleşme zamanıdır. Aynaya bakar, aynadaki aksine bakar, fakat kendisinden hızlıca uzaklaşır. Çünkü kendisine bile artık yabancıdır...

Ne yazık ki şunu hep es geçiyoruz, bizler yetiştirilmiş profesyonel oyuncular değiliz ! O yüzden, rol yapmak zorunda da değiliz. Ayrıca bu saçma elbiseleri, kim biçerek üzerimize giydiriyor. Bizler, etten kemikten yaratılmış, farklı özelliklere sahip insanlarız.

Duygularımız olmazsa, biz neyiz ? Hiçbir şeyiz. Burada önemli olan, kendimizi tanımak ve kendimize güvenmek. Yaptığımız yanlışlar için kendimize kızacağımıza, hatalarımızı kabul edip, yeniden denemek için kendimize fırsatlar yaratmalıyız.

Yunus Emre'nin çok sevdiğim şu sözü, tam olarak ne demek istediğimi özetliyor aslında. ''Beni bende demem, çünkü ben bende değilim. Bir ben vardır bende, benden içeri''

İlk önce kendini tanı. Ne olduğunu bil, bil ki kendi suretine ve varlığına yabancılaşma. Seni senden başka hiç kimse bilemez. İçinde ne fırtınalar koptuğunu, hangi gemilerin battığını ve çağlayanların nasıl aktığını. Özetle, kendinle barış ve MERHABA de.

Sağlıklı bir aklın göstergesi, iç dünyamıza yaptığımız yolculuk ve kendimiz olmaktan geçiyor. Herkesin sana biçtiği ''SENİ' değil, senin içinde keşfettiğin ''SENİ'' yaşaman dileği ile...

Sevtap Kürkçüoğlu
***

22 Şubat 2025 Cumartesi

 RUHUNU MÜZİĞİN RİTMİNE BIRAK...





Müziksiz bir hayat düşünemiyorum ! Eminim sizlerde bu düşünceme katılıyorsunuzdur.

Hepimizin farklı müzik tercihleri var. Kiminin Arabesk kıvamında ! Kiminin Sanat Müziği tadında ! Kiminin coşkulu bir Roman Havasında ! Kiminin ise huzur bulduğu Klasik Müzik ayarında...

Müzik, insanın doğaya eklediği uyumlu seslerden oluşuyor. Ses, bir doğa olayı. Müzik, bu doğal ve etkin olaydan, bilinçli bir çalışma ve emek ile, bir sanat eseri yaratmak, sesi bilimsel ve estetik bir temele oturtuyor. Bütün müzik türleri için ana öğeler ritim, ton, dinamik ve sonrasında ses rengi olarak karşımıza çıkıyor.

Ne müzikler var hislerimize tercüman olan ve her ne yaşıyorsak, şarkılarla bizi uzak diyarlara götürüp bir şeyler anlatmaya çalışan...

Müzik, dünya genelinde insanlar arasında ortak bir dil gibi işlev gören güçlü bir araç. Farklı kültürlerde ve dillerde yetişen insanlar bile, müziği anlayabiliyor ve ondan etkileniyorlar. Ritimler, melodiler ve sözler duyguları ifade etmek ve iletişim kurmak için muhteşem bir yol.Bu evrensel dil, insanların birbirleriyle bağlantı kurmasına ve ortak bir duygusal deneyim yaşamasına olanak tanıyor.

Müzik aynı zamanda asırlardır ruh sağlığını iyileştirmeyi hedefleyen bir tedavi yöntemi olmuştur. Bu terapi, müzik dinleme, enstrüman çalma veya şarkı söyleme gibi müzik etkinliklerini içeriyor. Müzik terapisi, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu, otizm ve diğer ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele ederken de güçlü bir etkiye sahip. Müzik, duygusal ifadeyi teşvik edip, stresi azaltıyor ve ruh halini düzenliyor.

O zaman, hayat şarkınızın ve ritminizin mutluluk tadında olmasını temenni ederek, değerli sanatçımız Sezen Aksu'nun her zaman keyifle dinlediğim, "Biliyorsun" şarkısının sözleriyle yazımı tamamlamak istiyorum...

BİLİYORSUN

Hayat bazen öyle insafsız ki,
Küçük bir boşluğundan yakalar...

Hissettirmez en zayıf anında
Seni ta yüreğinden yaralar...

Ellerin, kolların bağlansa da
Başında kasırgalar kopsa da...

Sen tüm gücünle karşı koysan da
Seni acımasız sevdaya salar...

Sevtap Kürkçüoğlu
***

18 Şubat 2025 Salı

 DOSTLUK ÜZERİNE...




Hayatın içindeki zorlukların üstesinden gelmek ve sıkıntıları aşmanın en iyi yolu, paylaşmaktan geçiyor. Bununda en güzel ilacı arkadaşlar, her şeyden önemlisi inandığımız ve güvendiğimiz gerçek dostlar sayesinde karşılık buluyor.

Günümüzde her kelimenin içi boşaltıldığı gibi, ne yazık ki DOST kelimesi de bundan nasibini alıyor. Dost dediğimiz, akan bir su gibidir. İçinde ne kir, nede pislik barındırır. Hiç tereddüt etmeden atarsınız kendinizi berrak suların dinginliğine. Bazen gölgesinde huzur bulduğunuz bir çınar, bazen de yüreğinizde uçan bir kelebek gibidir.

Hayatınız içinden çıkılmaz bir hal aldığında, yükleriniz taşınmaz duruma geldiğinde, hemen yanı başınızda belirir ve yüklerinize bir omuzda o atar. Sevgisi daima içinizi ısıtır. ''DOSTLUK'', ekonomik ve sınıfsal farklılıklar gözetmez. Renk, ırk, mezhep ayırımı yapmaz. Bazen sesiyle, bazen düşüncesiyle ve bazen de varlığıyla size bir şekilde ulaşır.

Gerçek dost sizi yargılamaz. Hakaret içeren cümleler kurmaz. Şaka yapıyorum kılıfı altında, sizin canınızı acıtmaya çalışmaz. Sizin nelere üzüldüğünüzü ve kırıldığınızı çok iyi bilir. Hassas olan noktalarınızı kanatmaya çalışmaz. Başkalarının yanında sizi asla eleştirmeye ve rencide etmeye kalkmaz.

Eğer bir hatanız varsa ve düzeltmenizi istiyorsa, bunu sadece sizinle paylaşır. Arkanızdan konuşup dedikodunuzu yapmaz. Mevlana'nın da dediği gibi, ''Kusurları örtmede gece gibi ol ! Şefkat ve merhamette ise, güneş gibi ol''

"Dost acı söyler" yalanı, bazı insanların diline yapışıp kalmıştır. Oysaki bu sözün doğrusunu yine Mevlana, şu şekilde dile getirmiştir. ''Gerçek dost, acı söyleyen değil ! Acıyı da tatlı söyleyebilendir''

Sizi can kulağıyla dinler ve anlamaya çalışır. Çünkü dinlemeden sürekli söz keserek konuşmak, dostluğun ve insan ilişkilerinin acımasız düşmanıdır ! Hoşgörü, Empati, Anlayış ve Sevgi, tüm ilişkilerin olmazsa olmazıdır.

Herkese, GERÇEK DOSTLARIYLA birlikte olacağı, nice güzel anlar diliyorum. Sevgiyle ve mutlulukla kalın...❤

Sevtap Kürkçüoğlu
***