30 Ocak 2025 Perşembe

 HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL...




İlk bakışta her şey oldukça basit ve anlaşılır görünüyor. Ancak zamanla, olayların ve insanların görüntüsü altında yatan, karmaşıklığı keşfediyoruz. Bu keşif, bize hem şaşırtıcı hem de düşündürücü bir tablo sergiliyor. Bu sefer gerçekten hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlıyoruz !

Denizi seyrederken, o muhteşem maviliğinde huzur buluyoruz, fakat kendimizi sulara attığımızda, mavinin kaybolduğunu görüyoruz. 'Yüksük Otu' çiçeğini, belki duymuş veya görmüş olabilirsiniz. Muhteşem pembe rengi ve çana benzer görüntüsüyle, tam bir doğa harikası. Fakat zehirli bitkiler arasında yer alıyor.

Görünüş ve Gerçeklik
İnsan ilişkilerinde, yüzeyde gördüğümüz şeylerle gerçekte olanlar arasında büyük farklar oluşturuyor. İnsanlar, kendilerini olduklarından daha farklı göstermeye çalışıyorlar.

Sosyal medya, bu durumun en belirgin örneği. Mükemmel anlar ve süslü yaşamlar, gerçekte yaşanan zorlukların ve içsel çatışmaların üzerini, nasılda örtüyor. Bu yanıltıcı görüntüler, insanların kendi hayatlarını başkalarının mükemmel görünen hayatlarıyla karşılaştırmasına ve mutsuz olmasına neden oluyor.

Algı ve Bilinç, beynimizin nasıl kolayca yanılabileceğini gösteriyor. Bir illüzyona baktığımızda, gözlerimizin gördüğü ile beynimizin algıladığı şeyler farklı olabiliyor. Bu, günlük yaşamda da geçerli. Algılarımız, deneyimlerimiz ve önyargılarımız tarafından şekilleniyor. Hafızamız da bizi yanıltabiliyor.

Toplumsal önyargılar insanların ve olayların gerçekte olduklarından farklı algılanmasına neden olur. Bir kişiyi sadece dış görünüşüne göre yargılamak, onun iç dünyasını ve potansiyelini görmemizi engeller. Reklamlar ve pazarlama stratejileri de, ürünleri ve hizmetleri olduğundan daha cazip göstererek bizi yanıltırlar.

Sonuç olarak, şu an ülkemizde yaşadığımız can sıkıcı olaylara baktığımızda, hiçbir şeyin gerçekten göründüğü gibi olmadığını çok net görmekteyiz ! Yüzeyin altına bakmayı öğrenmek, hem kendimiz hem de çevremiz açısından, bizlere daha gerçekçi ve sağlıklı bir bakış açısı sunmaktadır. Umudun beslendiği nice ADALETLİ günlere...


Sevtap Kürkçüoğlu
***

24 Ocak 2025 Cuma

 NELER OLUYOR BİZE ?




Edep, Ahlâk, Vicdan, Empati, Saygı...Bunlar size tanıdık geldi mi ? Yoksa anlamlarının ne olduğunu unutup, hemen şimdi araştırmaya mı başladınız !!!

Yazık çok yazık ! 78 vatandaşımızın yanarak can verdiği, Bolu Grand Kartal Otel faciasının şokunu ve acısını henüz atlatamamışken, olayın ertesi günü hayat bir anda normale döndü.

Ne yetkili kişilerden bir istifa, ne bu olayın sorumlularından kayda değer herhangi bir açıklama, ne de elle tutulur ve insanların bir nebzede olsa yüreğine su serpecek, Adalete dair bir ışık ne yazık ki yok !

Yüreğimizi sızlatan o kara günde, sosyal medyadaki paylaşımlara bakınca, içim sızladı ! Sanki hiç bir şey olmamış gibi, eğlenceli görüntüler paylaşanlarımı istersin, alış veriş yaptığı mağazanın içinde mutluluk çığlıkları atanlarımı istersin, yoksa spor yaptığı salondan kendini gösterme çabasıyla şekilden şekle girenlerimi...

Biraz EDEP yahu ! Sizde hiç mi vicdan yok arkadaş ? Acılara ve ölenlere biraz saygınız olsun. İnsanlığınızı ne ara kaybettiniz siz ? Toplum olarak ne yazık ki ÇÜRÜDÜK ! Hem de öyle bir çürüdük ki, artık kokuşmaya başladık.

Uzun zamandır Tükiye'de yaşayan Amerikalı bir okuyucum, bu faciadan sonra bir haftalık programını iptal ettiğini ve bulunduğu şehirdeki kiliseye giderek, kaybettiğimiz vatandaşlarımız adına düzenlenen ayine katıldığını dile getirdi.

Bazılarının gavur diye nitelediği bu adam, duyarlı davranarak böyle bir davranış sergiliyor. Peki sen duyarsız kardeşim ! Ülkemizde yaşanan bunun gibi onca vahim olay karşısında, şahsın adına ne yaptın ve NE YAPIYORSUN ?

Sevtap Kürkçüoğlu
***

9 Ocak 2025 Perşembe

 ŞAKA YAPTIM !





Geçen sene izleyici olarak katıldığım bir seminerde, Uzman Psikolog arkadaşım, "Bir insanı tanımak istiyorsanız, yaptığı şakalara çok dikkat edin, çünkü kısa süre içinde kendisini ele verecektir" diyor.

Hepimiz farklı mizah anlayışına sahip insanlarız ve yaptığımız şakalar bizim olmazsa olmazımız ! Birisine espri yapıyoruz, ardından "Şaka yaptım yahu" diyerek, söylediğimiz şeyin gerçek değil espri olduğunu, inatla ispatlamaya çalışıyoruz. Oysaki söylediğimiz her şey, şaka değil GERÇEK !

Freud, mizahın bilinçaltındaki çatışmaların bir ifadesi olduğunu öne sürüyor. Yani mizah, bastırılmış duyguların ve düşüncelerin güvenli ve sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde dışa vurulmasına olanak tanıyor.

Mizah, insanların kaygı ve stresle başa çıkmak için kullandıkları, aslında bir savunma mekanizması. Travmatik veya endişe verici olaylarda önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.

Her şakanın altında bir gerçek yatar" sözü de, insanların aslında ne demek istediğini ve kişiliğini gözler önüne sererek doğrulanmış oluyor. Şakalar, tabu olan konuları ele almak için de kullanılıyor. Ironi ve alaycılık, çoğu zaman bir şeyin tam tersini söyleyerek de esas düşünceleri ifade ediyor.

Bence, bundan sonra ŞAKA yaparken bir kez daha düşünün derim ! Ülkemizde zaten yaşadığımız her şey ŞAKA GİBİ !!! Bilinçaltımız, biz istesek de istemesek de konuşuyor ve tüm gerçekleri ortaya seriyor...

Sevtap Kürkçüoğlu
***