29 Mayıs 2017 Pazartesi

BİR ''SICAK'', BİR ''SOĞUK'',BİR ''UZAK'',BİR ''YAKIN'' ...!








İnsan ilişkileri söz konusu olunca, çoğu insanın muzdarip olduğu, bir SORUN olarak karşımıza çıkıyor, bir SICAK bir SOĞUK, bir YAKIN bir UZAK davranışlar ...


Eminim ki hepimiz, bu tür davranışlarla, sıkça karşılaşıyoruz dur. Fakat sebeplerini bir türlü çözemiyoruz. Ne olduğunu bilemediğimiz bir davranışa mağruz kalmak, oldukça can sıkıcı bir durum. Bazen bir dostunuz, bazen sevgiliniz, hatta hayatı paylaştığınız eşinizden görürsünüz bu tür davranışları.Kendinizi onun yerine koymaya çalışırsınız, ama ne kadar uğraşsanız da anlayamazsınız.


Neden hiç bir şey söylenmez de, TAVIR alınır ? Neden KONUŞMAK varken susulur ? Niçin düşünceler ortaya konmaz da, soru işaretleriyle her şey çıkmaza sokulur ? 



Tavır almak, aslında kişinin kendi RUH HALİNİ de BOZUYOR ! 



Bazen günlerce aranmaz sevilenler, Bazen konuşulmaz sebepsiz yere, bazen surat asılır, yani bir çeşit boykot vardır. Ama işin garip tarafı da, karşıdaki insan bunun sebebini bilmez. Çünkü bilinmeyen bir sessizlik hüküm sürmektedir.Sorulduğunda ise, "yoo yok bir şey" denir, bir de eklenir "niye ki ?". Öteki bu davranış karşısında, tamda bu noktada bir kırılma yaşar.



Olumsuz duyguları içinde barındıranlar, her zaman karşı taraf için olumsuz düşünmeseler de, fakat huy edinmişlerdir çoğu durumu, bir türlü kurtulamazlar. Kendilerini de herkesten daha çok yıpratırlar. Tüm olumsuz duygularımızı içimizde beslemek aslında bizim kafamızı sürekli meşgul eden bir durumdur. Bu yüzden de herkesten çok, biz zarar görürüz. 



Asılan suratlar, sebepsiz uzaklaşmalar, kırılan kalpler, bütüne bakıldığında gereksiz STRES unsurlarıdır. Hayatı kolaylaştırmak ya da zorlaştırmak bizim elimizde. Bu olumsuzlukları yenebilmek de, sanırım paylaşıp KONUŞMAKLA başlıyor. 



 İnsanların duygusal dünyasında, ruh halinde değişiklikler, inişler-çıkışlar olması son derece normaldir. Öfke, sevinç, üzüntü, coşku, keder, huzursuzluk ve endişe gibi duygular yaşanabilir. Ancak tuhaf olan şu ki; hiç bir şey söylenmeden ve karşı tarafa bir açıklama yapma gereği duymaksızın, umursamaz bir tavır içinde olup, SESSİZ kalınmaya devam edildiğidir. Bu durum her iki taraf içinde, kafa karışıklığına sebep olduğu gibi, aynı zamanda insanı üzen bir duygu durumudur.



KONUŞMAK gerektiği yerde susuyorsak eğer, işte esas sıkıntı orada başlıyor demektir.'' İnsanlar konuşa konuşa anlaşır'' sözü, boşuna söylenmemiş olsa gerek ...:)))




SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(5846 sayılı FSEK tarafından saklıdır)

21 Mayıs 2017 Pazar

MESAJINIZ VAR ...!






HAYAT akması gerektiği gibi akıyor. Rüzgar sert esmesi gerekiyorsa eğer, her şeyi birbirine katarak esiyor. Yağmurun yağmasını kim durdurabilir ? Hangi güç GÜNEŞİN doğmasına engel olabilir ? Biten bir hayata veya doğan bir bebeğe kim müdahale edebilir ki ? HİÇ KİMSE ...!


Yaşantımız boyunca, bize gönderilen bir sürü MESAJLAR var, görmeyi bilirsek eğer. İşte bu yüzdendir ki, hayatımızda ki hiç bir karşılaşma da tesadüf değildir. Hiçbir HİS, DÜŞÜNCE, BAKIŞ, SEZGİ de öyle. Hatta bunların tersi de tesadüf değildir .


Önümüze çıkan mendil satan çocuk, her sabah yürüdüğümüz yol, alışveriş yaptığımız kasap, kahve içtiğimiz ofis, su içtiğimiz büfe, durduğumuz kaldırım ve orada yanlarından birer yabancı olarak geçip gittiğimiz insanlar. Tesadüf gibi görünen karşılaşmalar, adres sorduğumuz herhangi biri, hafifçe çarptığımız insan. Bize gülümseyen küçük kız, önümüzden aniden uçuveren kuş…


Gün boyu yaşadığımız en basit olay bile, herhangi bir zihinsel, fiziksel, ruhsal ya da duygusal bir olayın tetikleyicisi olabiliyor. Küçük ya da büyük…


Bazen hiç hesapta olmayan durumların içinde buluyoruz kendimizi. Hayal bile etmediğimiz olayları yaşıyoruz. Mesela Yakın birisinin çirkin tavırlarını görüyoruz. Veya hiç tanımadığımız bir yabancının bize uzanan dost elini. Bir çığlığı, bir satıcının bağırışı, bizi aniden kendimize getiriyor.


Zor anlarınızı düşünün. Her sıkıntının sonunda feraha çıkmadınız mı? Gözyaşı dökerken, bir dostunuz aniden çıka gelmedi mi ? İşsiz kaldığınızda, hiç olmadık bir yerden iş teklifi almadınız mı ? Zihnimizi zorlarsak eğer, parçaları birleştirmek hiç de zor değil.


Hem öğretmen hem de öğrenciyizdir aslında her ilişkinin içinde. Doğduğumuz aile, gittiğimiz okullar, sıra arkadaşımız, sevgilimiz, eşimiz, çocuğumuz vs. her ilişki, farklı bir yönümüzün aynasıdır. Ve bizler de onlar için birer aynayız.


Farkındalığımız yükseldikçe, durumları ve ilişkileri yaşarken, kendimizi ve yaşanılanları gözlemlemeye başlarız. Ve eğer yaşadıklarımıza farklı pencereden bakabilmeyi başarırsak, o ilişki ya da durumu, ne için yaşadığımızı kavrarız.


Düğmelerimize en fazla basan insanlar, en iyi öğretmenlerimizdir. O ilişkide kurban olmadığımızı anlar, ilişkinin bize neyi öğretmeye çalıştığını kavrarsak, dersimizi alır ve yolumuza devam ederiz. Eğer bunu yapamazsak, o ilişkide ya da durum içinde tutsak olur, ya daha ağır durumlar yaşar, ya da o dersi alıncaya, eksik yönümüzü tamamlayıncaya, kendimizi düzeltinceye kadar, aynı travma yaratan olayları tekrar tekrar yaşamaya devam ederiz.


Bazen, bazı insanların hayatına, yalnızca itici bir güç olarak gireriz. Onların hayatlarında değiştirmesi gereken durumun düğmesine basar ve sessizce çekiliriz. Ve yüksek FARKINDALIK içinde kalırsak, yaşanılan durumdan etkilenmeden, arkamıza bakmadan, önümüzdeki hedeflere odaklanırız.


Her karşılaşma KUTSALDIR. Karşımızdaki insanın tanrısallığını kabul edip o şekilde yaklaşırsak, emin olun ki bir çok şeyi daha net görebiliriz.


Örneğin bir insan sürekli DEDİKODU yapıyor. Etrafında ki insanlara İFTİRA atarak karalamaya çalışıyor. Fakat yakın arkadaşları bu durumu bir türlü göremiyor. Tam bu noktada, bir olay meydana geliyor. Hiç üstünde durulmayacak basit bir konu yüzünden, dedikoducu olan kişi saldırgan tavrıyla, yakın bir arkadaşına anlamsızca bağırmaya başlıyor. Bu durum karşısında bağırdığı kişi ve diğer arkadaşları, şaşkınlık içinde kalıyor. Derken bu küçük olay sayesinde, o kişinin attığı iftiralar ve çirkin söylemleri ortaya çıkıyor. Olay bir anda faciaya dönüşüyor. Olayın bu şekilde gelişmesi, diğer arkadaşlarının da gözünü açıyor ve bu kişiden uzaklaşma kararı alıyorlar. Çünkü bu durum sayesinde, o kişinin gerçek ve ÇİRKİN yüzünü görüyorlar.


Bu durumdan o kişinin alması gereken mesaj ise, insanlar hakkında kötü konuşmak ve İFTİRA atmak, söyleyen kişiyi olumsuz etkilediği için, saldırganlaşmasına ve içindeki öfkeyi yerli yersiz kusmasına sebep olmaktadır. Bu durumun gerçekleşmesi, kendisine öğretmen olmuştur. Eğer payına düşeni alabilirse ! Ama alamadığı takdirde, aynı döngüyü tekrar tekrar yaşayacaktır ...


Yaşadığımız her durum, tanıştığımız her insan öğretmenimizdir. Ne kadar kısa sürede öğrenirsek öğrenmemiz gerekenleri, karmaşık olan durumu çözüp, iç huzura, mutluluğa, ideal ilişkimize ve ruhsal eşimize kavuşuruz.


Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki; onların belli amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim olduğumuzu ya da olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde hissederiz.


Bu insanların kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz. Belki oda arkadaşınız, komşunuz, profesörünüz, uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız, sevgiliniz ya da belki de sadece göz göze geldiğiniz bir yabancı…


Her kim olursa olsun, o anda hayatınızın bir biçimde etkileneceğini bilirsiniz. Bazen de hayatınızda öyle olaylar yaşarsınız ki, o anda bu olaylar size korkunç, acı dolu, haksız gibi görünebilir.


Ancak fırtına dindikten sonra, bütün bu olayların üstesinden gelememiş olsaydınız, potansiyelinizin, gücünüzün, azminizin ve yürekliliğinizin asla farkına varamayacaktınız .


Her olayın bir gerçekleşme nedeni vardır. Hiçbir şey tesadüfen, kötü ya da iyi şans nedeniyle gerçekleşmez. Hastalık, yaralanma ve deneyimsizlikler, ruhumuzun sınırlarını test eden olaylardır.


İster olaylar, ister hastalıklar, ister ilişkiler olsun, bu küçük testler olmasaydı hayat hiçbir yere varmayan düz ve sıkıcı bir yol gibi uzayıp giderdi. Güvenli ve rahat, ancak boş ve amaçsız…


Yaşamınızı, başarılarınızı ve düşüşlerinizi etkileyen insanlar, kimliğinizi yaratan insanlardır. Kötü deneyimler bile birilerinden öğrenilebilir. Bu dersler en zor, ancak büyük bir ihtimalle en önemli olanlardır.


Eğer biri sizi kırar, ihanet eder ya da üzerse, size güveni ve kalbinizi açtığınız birine karşı dikkatli olmayı öğrettikleri içindir.


Eğer biri sizi seviyorsa, siz de bunun karşılığında onu KOŞULSUZ sevin. Sadece onlar sizi sevdiği için değil, size sevmeyi ve onlar olmadan göremeyeceğiniz ya da hissedemeyeceğiniz şeylere kalbinizi ve gözlerinizi açmanızı öğrettikleri içindir.


Hayatınızda ki tüm GÜZELLİKLERİN kalıcı olması dileğiyle, herkese MUTLU yarınlar diliyorum ...




SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(5846 sayılı FSEK tarafından saklıdır)

19 Mayıs 2017 Cuma


MUSTAFA KEMAL GELİYOR ...






Yorgundu MİLLET, yorgundu ÜLKE,
Düşmüştü tüm yüzler her yere ...


Kırık umutlar, ağlayan yürekler,
Hainler sızmıştı, vatanın dört bir yanına ...



Bir ses geldi SAMSUN'dan,
Bir gemi yanaştı limana ...



Kar gibi bembeyazdı rengi,
Bir ışık süzüldü aniden,
Mavi gözlü dev adam indi gemiden ...



Kuşlar bile selama durdu,
MUSTAFA KEMAL'di o görünen ...



Kara bulutlar dağıldı, umutlar yeşerdi,
Kanlı akan göz yaşları, artık dindi ...



Korkun ey HAİNLER !
MUSTAFA KEMAL geliyor,
Varlığına minnettar, MİLYONLAR ilerliyor ...





SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(5846 sayılı FSEK tarafından saklıdır)

14 Mayıs 2017 Pazar

Bir ANNE bir evlat doğurur, doğduğu güne LANET edersiniz ...! Bir ANNE bir ''YİĞİT'' doğurur, asırlar geçse de ÖZLERSİNİZ ... !


Ulu önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü, bize ve tüm dünyaya kazandırdığı için,değerli ZÜBEYDE hanıma sonsuz şükranlarımı sunuyor, kendisini ve bu dünyadan göçen ANNELERİMİZİ  rahmetle anıyorum. Atamıza ve annesine uzanan dillerin, tez zamanda cezasını bulması dileğimle, ANNE olan olmayan,tüm  KADINLARIMIZIN bu özel gününü yürekten kutluyor, bugünün sadece bir gün değil,bir ömür boyu olmasını temenni ediyorum ...






SEVTAP KÜRKÇÜOĞLU
*****
(Her Hakkı Saklıdır)